Bursa' da maden ocağında patlama; cinayet mi? Kaza mı?
Maden İşçisinin katili Patronlar ve AKP‘dir. 10 aralık ta Mustafakemalpaşa‘dan gelen yeni bir işçi cinayeti haberiyle sarsıldık. Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesine 29 km. uzaklıktaki Bükköy‘de bulunan ve Bükköy Maden İşletmesi‘ne ait kömür ocağında büyük bir patlama yaşandı. Patlamada 19 işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Mustafakemalpaşa‘da yaşanan bu patlama bir kaza olmadığı gibi madenci kardeşlerimizin başına gelen ilk felaket de değildir.
1. Bükköy‘deki kömür ocağında yaşanan patlama bir ilk değildir. Daha önce de 4 işçi bu madende hayatını kaybetmişti. Yaşanan olaylara rağmen herhangi bir tedbirin alınmadığı anlaşılmaktadır.
2. İşçiler madene inmeden önce herhangi bir gaz ölçümü yapılmamış, adeta işçiler diri diri mezara gönderilmişlerdir. İşletmede bir işyeri hekiminin bulunmaması da dikkat çekicidir. Patlamanın gerçekleşmesinin ardından geçen 6 saatlik süre boyunca madene girilememiş, içeride kalan işçileri çıkarmak için gerekli teknik ekipman ve uzman personel bulunamamıştır.
3. Madende yaşanan ilk patlamada tahkimatın çökmesi, maden şirketinin ihmalini göstermesi bakımından önemlidir. En son Mayıs ayından bir denetim gerçekleştirilen madende tespit edilen eksiklerin giderilmediği, bu yönde hükümet tarafından herhangi bir takibat yapılmadığı anlaşılmaktadır.
4. Bükköy Maden İşletmesi‘nin sahibi olan gruba ait başka işletmeler de mevcuttur. Maden işçileri yıllardır bu gruba karşı seslerini yükseltmekte ve sağlıksız ve güvenliksiz koşullarda çalıştırıldıklarını haykırmaktadır. Hükümet tarafından işçilerin sesinin duyulmadığı ve bu gruba karşı herhangi bir yaptırım uygulanmadığı açıktır.
5. Maden işçileri Bükköy maden işletmesinde, diğer pek çok işletmede olduğu gibi asgari ücretle çalışmakta ve günlük çalışma süresi 10-12 saati bulmaktadır. Maden işçisinin örgütlenmesini doğrudan patronlar ve AKP Hükümeti tarafından engellenmektedir. Madencilikte taşeronlaştırma yaygın hale getirilmektedir. Yaşanan bu işçi cinayetlerinin bir numaralı sorumlularının işçilerin hayatını hiçe sayan patronlar, kurdukları kirli düzen ve bu düzenin siyasi önderi AKP olduğunu biliyoruz. Milyarlarca liralık servet sahibi olan AKP yöneticileri patronlarla birlikte işçiler için kâbusa dönüşen bir ülke yaratmaktadırlar. Bu kirli ve işçi katili düzene karşı örgütlenmek ve mücadele etmek her geçen gün daha da yaşamsal bir önem kazanmaktadır
Türkiye‘de temel sorun, iş sağlığı ve güvenliği koşullarının tam sağlanmaması, denetim ve yaptırım etkisizliğidir, Türkiye‘nin iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa‘da birinci sırada yer almaktadır.
İş kazaları açısından en riskli iş kolu olan yer altı maden ocaklarında önlemler eksiksiz alınmalıdır. AKP nin ve patronların insanı hiçe sayan ‘Özel sektör‘ işletmelerinde önlemler maliyet unsuru olarak göz önüne alınmayıp ve yeterince uygulanmamaktadır.
Maden ocaklarında iş sağlığı ve güvenliğinden sorumlu olan teknik nezaretçi, ücret ve iş akdi açısından iş yeri sahibine bağımlıdır. İş verene ücret ve iş akdi acısından bağımlı olan bir sorumlunun önce üretim değil, önce insan anlayışıyla hareket edip, işverenden üretimi durdurması ve işçilerin tahliyesini istemesi ne kadar gerçekçi bir beklenti olabilir? Zaten ülkemizde de bu gerçekleşmemektedir. Ocağın grizulu ve riskli olduğunu patlamadan ve onlarca madenciyi diri diri toprağın altına gömdükten sonra öğrenmekteyiz.
Sürekli, etkili denetim ve sağlıklı güvenli iş ortamları sağlamak için nezaretçinin iş akdi ve ücret açısından işverene bağımlığı sona erdirilmesi gerektiği, nezaretçinin sürekli ocakta bulunması sağlanması çok önemli gerekliliktir.
Genç Madenci Adana Temsilciliği
* Stratejik bir ürün olan kömür madenlerinin özelleştirilmesi iş cinayetlerine zemin sağlayan temel unsurdur. Özelleştirilen madenlerde işçilerin sendikalı olmasına izin verilmemiş, taşeron şirketler devreye girmiş ve hükümetler, bilinçli olarak işçilerin sendikal haklarının gasp edilmesine göz yummuştur. Bu şekilde deneyimsiz, çok az ücretle, kayıt dışı olarak karşılığı ödenmeyen uzun mesai saatlerinde çalışmaları istenmiştir. Durum 250 yıl önceki İngiliz madenlerindeki vahşi emek rejiminden farklı değildir.