3. Öğrenci Kurultayı Başladı.
Odamızca 18-19 Kasım 2011 tarihlerinde Antalya‘da düzenlenen 3 . Öğrenci Kurultayı açılış konuşmalarıyla başladı. Kurultaya Üniversitelerimizin Maden Mühendisliği Bölümlerinden 200 öğrenci delege olarak katılıyor. Kurultayda;
Örgütlülüğün Önemi- Genç Madenci Örgütü ve Anlamı
İşsizlik ve İstihdam-Geleceksizlik...
Mühendisin Toplumsal Rolü ve Konumu...
Belgelendirme- İş Sağlığı ve Güvenliği...
Eğitim Sistemi ...
başlıklı konular ele alınacak ve "Meslek Odalarında Öğrenci Örgütlenmesinin Yeri ve Önemi" konulu bir de panel düzenlenecektir. Kurultay 19 Kasım Cumartesi günü sona erecektir.
TMMOB Başkanı Mehmet Soğancı‘nın Kurultay Açılış Konuşması
Sevgili Arkadaşlar,
Hepimiz biliyoruz ki; mühendislik, bilim ve teknolojiyi insanla buluşturan bir meslek. Bizim örgütümüz TMMOB; odağında, öznesinde insanın olduğu bir mesleğin uygulayıcılarının örgütü. İnsan odaklı olmasından dolayı, bizim mesleğimiz onurlu bir meslek ama bir o kadar da sorumlulukları olan bir meslek. Dolayısı ile bu mesleğin örgütünün, TMMOB‘nin de sorumlulukları ona göre fazlalaşıyor.
Biz, bir yandan insana ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara karşı çıkıyoruz, öte yandan da insana ve insanlığa olan sorumluluklarımızı biliyoruz ve sorumluluklarımızın gereklerini yerine getirmeye çalışıyoruz. Bir yandan da üyelerimizi haklarının elde edilmesine, taleplerinin gerçekleşmesine yönelik çabalarda bulunuyoruz.
Öte yandan, sorunlarımızın, toplumun ve halkın sorunlarından ayrı tutulamayacağını da biliyoruz. Sıkıntılı, sancılı, sorunlu bir ülkede yaşıyor olmanın tüm sonuçları mühendis kimliğimizle birlikte, yurttaş kimliklerimiz dolayısı ile gene bizi buluyor. Bunun için yazdıklarımızın sonunda, kamuoyuna duyurularımızın sonunda mutlaka "kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiç birimiz" diyoruz.
Peki, TMMOB nasıl bir örgütlenme içerisinde ve bu örgütün ayırt edici özellikleri neler? Öncelikle TMMOB hakkında birkaç bilgiyi sizinle paylaşmak istedim:
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. Birliğimize, Çevre, Elektrik, Fizik, Gemi Makinaları İşletme, Gemi, Gıda, Harita ve Kadastro, İnşaat, Jeofizik, Jeoloji, Maden, Makina, Metalurji, Meteoroloji, Kimya, Orman, Petrol, Tekstil, Ziraat Mühendisleri Odaları ile Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, İç Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası bağlıdır. Üye sayımız bugün 380.000‘e ulaşmıştır. Kamu çalışanı hariç, mühendislerin, mimarların, şehir plancılarının mesleklerini yapabilmeleri için ilgili odasına üye olmaları yasal zorunluluktur.
TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmektedir. Onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmakla görevlidir. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek zorundadır. TMMOB bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye‘nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır. TMMOB bu çalışmalarını bilimin ve tekniğin ışığında, bilim insanlarının yol göstericiliğinde ve 50 yılı aşkın geçmişinin birikimi ile yürütmeye kararlıdır.
TMMOB‘nin yol haritasının kenar çizgilerini 70‘lerde Sevgili Başkanımız Teoman Öztürk şöyle ifade etmişti, TMMOB bugün de bu sözlerin ışığında çalışmalarını sürdürüyor:
Yüreğimizdeki insan sevgisini ve yurtseverliği,
Baskı ve zulüm yöntemlerinin söküp atamayacağının bilinci içinde,
Bilimi ve tekniği emperyalizmin ve sömürgenlerin değil,
Emekçi halkımızın hizmetine sunmak için,
Her çabayı güçlendirerek sürdürme yolunda inançlı ve kararlıyız.
Sevgili Arkadaşlar,
TMMOB kendi iç hukukuyla yarattığı ilkeleri ile çalışmalarını yürütür. Bu ilkelere göre,
TMMOB ve bağlı Odaları;
Mesleki demokratik kitle örgütüdür. Demokrat ve yurtsever karakterdedir. Emekten ve halktan yanadır. Anti-emperyalisttir, Yeni Dünya Düzeni teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. Barıştan yanadır. İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular. Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. Bağlı Odaları ile birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. Demokratik Kitle Örgütleri ve sivil toplum örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir.
Sevgili arkadaşlar,
TMMOB de Öğrenci Üyelik, TMMOB Öğrenci Kolu Yönetmeliği esaslarına göre yürütülmektedir. TMMOB Öğrenci Kolu Yönetmeliği, 1998 de yapılan TMMOB 36.Olağan Genel Kurulu‘nda kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. O günden bu yana da örgütlülüğümüz içerisinde Öğrenci üyelik çalışması ve öğrenci üye örgütlülüğü önemli mesafeler kaydetmiştir. Odamız tarafından düzenlenen bu etkinlik de bunun önemli bir göstergesidir. Etkinliğin düzenlenmesinde emeği olan tüm arkadaşlarıma TMMOB Yönetim Kurulu adına teşekkür ediyorum.
Peki, "TMMOB"nin bizimle ilişkisi nasıldır?" diye sorarsanız, Onu Yevtuşenko sözleri ile tanımlayalım. Şöyle demiş:
"Gençlere yalan söylemek yanlıştır, yalanların doğru olduğunu göstermek yanlıştır, yeryüzünde işlerin yolunda gittiğini söylemek yanlıştır. Gençler, ne demek istediğiniz anlar. Gençler halktır. Onlara, güçlüklerin sayısız olduğunu söyleyin. Yalnız gelecek günleri değil; bırakın, yaşadıkları günleri de açıkça görsünler. "Engeller vardır" deyin, "Kötülükler vardır" deyin. Varsa var ne yapalım: Mutluluğun değerini bilmeyenler mutlu olmazlar ki. Çocuklar; rastladığınız kusurları bağışlamayın, tekrarlanırlar sonra, çoğalırlar."
Evet, sevgili arkadaşlar: Bu örgüt size asla yalan söylemeyecektir.
TMMOB örgütlülüğüne hoş geldiniz.
Oda Başkanımız Mehmet Torun‘un Kurultay Açılış Konuşması
Ülkemizin dört bir yanından gelen, yürekleri insan ve ülke sevgisiyle dolu, aydınlık yüzlü Genç Madenciler, Sevgili Öğrenciler.
Öncelikle sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olduğumuzu belirtmek istiyorum. Odamızın geleceği olan sizlerle birlikte olmamızı sağlayan ve bu çalışmaya destek veren bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Hepinizi sevgiyle kucaklıyorum. Hoş geldiniz.
2004 yılında Öğrenci Çalıştayı ile başlayıp, 2007 yılında I. Öğrenci Kurultayı, 2009 yılında 2. Öğrenci Kurultayı ile gelişen öğrenci örgütlülüğümüz bugün yaptığımız 3. Kurultayla daha da büyümüştür. Odamız, 400bine yakın üyesi olan büyük bir topluluğun TMMOB‘nin 23 odasından birisidir. Bu örgüt; mesleki, demokratik kitle örgütüdür. Bu örgüt, demokrat ve yurtsever karakterdedir. Bu örgüt, emekten ve halktan yanadır, antiemperyalisttir. Yenidünya düzeni teorilerinin, neoliberal politikaların, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. Savaşa karşı barışı, ölüme karşı yaşamı savunur. Madenlerimizin;bu ülke halkının yararına üretilmesini, talan edilmemesini savunur.
2010 yılı Mart ayında yaptığımız Odamızın 42.Genel Kurulu açılışında şöyle demişiz:
"AKP iktidarı kendi statükosunu yaratmak ve güçlendirmek için belli argümanları da kullanarak "demokrasi" mücadelesi verdiğini söylemektedir. Ancak AKP‘nin dayandığı sınıfsal konum ve destek aldığı güçler incelendiğinde bu söylemin doğru olmadığı ve iktidarını güçlendirmek için uğraş verdiği görülmelidir. Emek ve demokrasi güçlerine karşı sindirme ve şiddet kullanmaktan başka bir şey düşünemeyen bu yapıların demokrasi mücadelesi verdiğini düşünmek siyasi saflıktan başka bir şey değildir. Bu yanılgıya düşmeyeceğimizi herkes bilmelidir. İnsani taleplere dahi sırt çeviren ve kazanılmış hakları gaspeden bu zihniyetin demokrasi ve emek sözlerini ağızlarına almaması gerekmektedir.
Üniversitelerde dinci kadrolaşmalarla gelecek kuşakların beyinlerini esir alma çalışmaları bu ülkeye yapılacak en büyük kötülük olacaktır. Bilimin ve üniversitelerin insanlık tarihi boyunca yüklendiği esas görevin, inanç sistemlerinin dogmalarına karşı çıkmak, doğaya ve toplumsal yaşama ait tüm süreçlerin nasıl gerçekleştiğini bilimsel temelde ve akıl süzgecinden geçirip incelemek ve sorgulamak olduğu bilinmektedir. Eğitim, öğretimle ilgili sorunları çözmek ve üniversiteleri bir bilim ve teknoloji üretme merkezleri yapmak yerine, buraları "büyük bir camii" olarak düşünen karanlık düşünceleri kabul etmek mümkün değildir. Yapılması gereken; emek ve demokrasi güçlerinin birlikteliğiyle bağımsız, özgür, laik, kardeşçe yaşanan, gerçek demokrasinin yaşandığı bir sosyal hukuk devletinin yaratılması olmalıdır."
Bugün bu tespitlerin doğruluğu daha da netleşmiş, AKP iktidarı YÖK marifetiyle üniversiteleri ele geçirmiş ve öğrencileri susturmaya çalışmaktadır. Ama "özgür ve demokratik üniversite" için mücadele eden genç arkadaşlarımız bu sarmalı kıracaktır. Bu mücadelede yalnız olmadığınızı, yanınızda olduğumuzu bilmenizi istiyorum.
Sevgili öğrenciler,
Zorlu bir süreci, bin bir güçlüğü aşarak üniversitelerimizin maden mühendisliği bölümlerinde maden mühendisi eğitimi almaya hak kazandınız ve bu öğrenim sürecine devam etmektesiniz. Kendisi de yeterince zorlu olan bu öğrenim sürecinin sonunda, birer meslektaşımız olarak,yani birer maden mühendisi olarak gerek meslek yaşamında, gerekse de bu çatı altında, yani Maden Mühendisleri Odası çatısı altında bir arada olacağız. Birçok meslek alanı için, meslektaşlık gerekli eğitim sürecinin tamamlanmasından sonra kazanılan bir hak olsa da, Odamız, üstbirliğimiz olan TMMOB‘a bağlı birçok Odanın yaptığı gibi, meslektaşlık ilişkisini öğrencilik sürecinden başlatmayı gerekli görmektedir. O nedenle sizlere genç meslektaşlarım diye seslenmek istiyorum.
Sevgili Genç Meslektaşlarım,
Bildiğiniz gibi, bazı mesleklerin yapılabilmesi için, ilgili meslek kuruluşlarına üye olunması Anayasadan kaynaklı bir zorunluluktur. Mühendislikte bu tür mesleklerden biridir. Kamuda çalışanları istisna sayarsak, serbest çalışan her maden mühendisi mesleğini yürütebilmek için Odamıza üye olmak zorundadır. Bu zorunluluğun dışında Odamız, geçmişten gelen bilgi, birikim ve deneyimleri ile örgütlü olmanın, örgütlü yaşamanın doğruluğunu savunmaktadır. Çağdaş insanın, aydın insanın örgütlü bireyler olması gerektiğini, çağdaş toplumların da ancak örgütlü toplumlar olabileceğini düşünmekteyiz.
Bu nedenlerle, bizler yakın gelecekte aynı mesleği paylaşacak olan sizlerle daha öğrenciliğiniz sırasında tanışmayı,kendimizi ve mesleği size anlatmayı, Oda örgütümüzü sizlerin desteği ve katılımıyla daha da güçlendirmeyi anlamlı bir görev olarak kabul ediyoruz. Bu düşüncelerle başlattığımız öğrenci üye çalışmalarımızın bugün geldiği noktada, ikinci eğitimle 27 üniversiteden 1200‘eyakın öğrenci üye sayısına ulaşmış bulunmaktayız ve çalışmalarımıza devam ediyoruz.
Sevgili genç meslektaşlarım,
Az önce de söylediğim gibi zorlu bir süreci aşarak üniversitelerimizin maden mühendisliği bölümlerine girdiniz. Bu andan itibaren yaşam sizin için belki de daha zorlu hale geldi. Yaşadığınız en temel sorunlar ekonomik ve sosyal sorunlardır. Yaşam koşullarının giderek ağırlaştığı, üstelik ekonomik kriz nedeniyle bu ağırlaşmanın katlandığı günümüz koşullarında öğrenime devam edebilecek maddi kaynağı sağlamak en temel sorunlardan birisidir. Anayasal bir hak olan üniversite öğreniminin, paralı hale getirilmesiyle bu zorluklar bir kat daha artmaktadır. Ayrıca yurt, yemek ve ulaşım giderleri, diğer eğitim giderleri ile zorunlu sosyal giderler de düşünüldüğünde üniversite öğrenimi giderek zenginlerin ulaşabildiği bir hizmet haline dönüşmektedir.
Devlet üniversitelerinin paralı hale getirilmesi ve paralı üniversitelerin açılması bir başka önemli soruna daha neden olmuştur.Bilimsel araştırma merkezleri olması gereken üniversiteler, böylece ticarethaneye dönüştürülmektedir. Bugün üniversitelerimiz bilim-teknik alanında eğitim-öğrenim ilişkisinin yaşanacağı ortamlar olması gerekirken, "öğrenci ilişkisi"nden uzaklaşılarak, müşteri ilişkisi kurma yolunda hızla ilerlenmektedir.
Bir başka sorun üniversitelerin kendi kimliğinden ve niteliğinden uzaklaştırılarak adeta lise seviyesine indirildiği gerçeğidir.Bugün üniversitelerimiz bağımsız bilimsel araştırma çalışmalarından önemli ölçüde uzaklaştırılmıştır. Üniversite öğreniminin ezberci, tek yanlı,anti-bilimsel içeriği, soran-sorgulayan öğrenci yapısından uzaklaşılması, öğrenciyi de dışlayan, anti demokratik öğrenim ve idari yapısı,üniversitelerimizi olması gerekenin çok gerisine düşürmüştür.
Sonuçları itibarıyla bütün bunlar kadar önemli bir başka soruna değinmeden geçemeyeceğim. Bu sorun da üniversitelerin,ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik, kültürel, sosyal, siyasal vb. sorunlara yaklaşımı, yaşanılan çok boyutlu sorunlar karşısında durduğu siyasal yer,aldığı tutumla ilişkilidir.
Tüm dünyada üniversite ve üniversiteli kimliği,toplumun diğer kuruluşlarından ve bireylerinden bir anlamda önemli bir farklılaşmanın ifadesi olmuştur. Çünkü üniversiteler insanlığın genel gereksinimleri doğrultusunda bilimsel araştırma yapma, bilimsel bilgi toplama,üretme ve yayma merkezleri olarak düşünülür. Bunu sağlamanın yollarından biri,belki de en önemlisi üniversitelerin ve yetiştirdikleri öğrencilerinin niteliğiyle ilgili olanıdır.
Yani, üniversiteler içinde bulunulan tarihsel-toplumsal dönemi anlayan ve algılayan, yaşadığı toplumun sosyal,siyasal vb. sorunlarına duyarlı olan, bu sorunlara toplumun ve insanlığın genel çıkarları doğrultusunda çözümler arayan ve sorunların çözümü konusunda sosyal ve siyasal olarak taraf olabilen bireyler yetiştirmek zorundadır.
Günümüzde çok yaygın olarak karşılaştığımız, dar anlamda kendi geleceğini düşünen, bireyci, toplumsal sorunlara algılamaktan uzak, bu sorunlara tavır almaktan korkan, tüketici, kolaycı, apolitik, ya daırkçı-gerici-kafatasçı öğrenci yapısı üniversite ve üniversiteli kimliğiniyozlaştırmakta, onları sınırlı eğitime sahip sıradan bireyler haline getirmektedir.
Oysa üniversiteler ve üniversiteli gençler,öğrendikleri bilgi ve taşıdıkları enerji ile toplumun en aydın kesimi, yol göstericileri, liderleri olmak durumundadır. Böylesi bir nitelik sizleri,fikirlerinizi, davranışlarınızı sıradan olmaktan çıkartarak toplum tarafından örnek alınması, izlenmesi gereken kişiler haline getirecektir.
Sevgili genç meslektaşlarım,
Bizler biliyoruz ki; mesleki çalışmalarımız dahil tüm insani faaliyetlerimiz, içinde yaşadığımız ekonomik ve sosyal düzenin kalıpları tarafından belirlenmektedir. Bu nedenle mühendis kimliğimizin yanında, başka bazı kimlikler de taşıdığımızın farkında olmalısınız. Bu kimliklerden ikisi oldukça önemlidir
Birinci kimliğiniz "insan kimliği" dir.Bu kimlik size, yaşamınız boyunca her an, her sorun ve her durum karşısında,yapacağınız değerlendirmelerde öncelikli bakış açısı olmalıdır. Çünkü insanlık var olma kaynağımızdır. Çünkü insan olmadan hiçbir şey olunamaz. Çünkü mühendislik; insan refahını, insan yaşamını geliştirmeyi temel alan bir meslek disiplinidir.
İkinci kimliğiniz, çalışma yaşamında elde edeceğiniz konuma göre değişen sınıfsal kimliğiniz olacaktır. Kiminiz emekçi bir mühendis olup ücretli çalışacaksınız, kiminiz kendi bürolarını kurup kendi işini yapacak, kiminiz ise kendisine ait ya da değil, şirketlerde yönetsel sorumluluk üstlenerek, meslektaşlarınızın işvereni olacaksınız. Gelecekte taşıyacağınız bu farklı konumlar sizin sorunlara yönelik görüş ve tavırlarınızı da farklılaştıracaktır. Bu sistemin kaçınılması çok zor bir kuralıdır. Ancak,bu farklılaşma hiçbir zaman topluma ve insanlığa sırtınızı dönmenize neden olmamalıdır. Her durumda ve her koşulda insandan yana olmayı becerebilmelisiniz.
İşte üniversite ve üniversiteli olgusunu eşsiz kılan da budur. Ancak; üniversitelerimiz, taşımaları gereken bu niteliklerden uzaklaştırılarak sıradanlaştırılmaktadır. Onların bu hale getirilmesi, yani bağımsız bilimsel araştırmalardan uzaklaştırılmaları, çıkar çevrelerinin ve geri siyasetin alanları haline getirilmeleri, bilimsel olmayan, toplumsal olmayan öğrenim içerikleri, anti-demokratik yapıları, soran-sorgulayan,"aydın" kimliğine sahip öğrenci yerine itaat eden, kolaycı, hazırcı,bireyci öğrenci yetiştirmeleri rastlantı değildir.
Sevgili meslektaşlarım, biliyoruz ki bu durum sadece üniversitelerde yaşanan bir sorun değildir. Yaşamın her alanında vardırve açık bir mücadelenin göstergeleri ya da sonuçlarıdır.
Bu mücadele, tüm toplumun ürettiklerinin paylaşımı mücadelesinin bir parçasıdır. Çünkü cehalet, bu paylaşımdaki adaletsizliği gizleyen en önemli araçtır. Bugün gerek ülkemizde gerek dünyada,toplumsal olarak üretilen devasa değerlere el koyan azınlık bir insan grubu vardır. Bu grup zenginliğini, çoğunluğun yoksunluğu pahasına sağlamaktadır. İşte bu durum, yaşamın her alanında sırtımızı dönemeyeceğimiz, dönmememiz gereken bir mücadeleye zemin olmaktadır.
Bu nedenlerle üniversiteler olması gereken kimliğinden uzaklaştırılarak içleri boşaltılmakta, böylece "eğitimli cahil" bireyler yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu mücadele bugün sizler nezdinde üniversitelerde yaşanan, yaşanması gereken mücadeledir. Bu mücadele bugün üniversitelerimizde "parasız-bilimsel-demokratik eğitim" mücadelesidir.Bu mücadele bugün demokratik üniversiteler yaratma mücadelesidir.
Sizlere 1970‘lerin Türkiye‘sinden bir üniversite manzarası aktarmak istiyorum. "O dönemler talebe birlikleri çok güçlü ve saygın idi. Üniversitede öğrencilere hizmet veren bütün işletmeler ve birimler talebe birliği yönetiminde idi. 2500 kişiye yemek veren aş ocağı, satın alma birimi, yemek pişirme, yemek servisi TB tarafından yapılıyordu. Meyve ve sebzelerimiz kendi araçlarımızla halden satın alınıyordu. Kızılay‘ın desteği ile yemekler ucuza veriliyordu. Üniversitenin bütün binalarında kantinler vardı. Üniversitede hocaların anlattığı derslerin notları çoğaltılıp (teksir ile) öğrencilere dağıtılıyordu. Öğrencilerin en büyük sorunlarından biri olan staj yerlerini Birlik hakkaniyetle dağıtıyordu. Birliğe güven o kadar fazla idi ki öğrenci kimliklerini Birlik kendi mührüyle dağıtıyordu. Bu yalnız İTÜTB‘ye verilmiş bir ayrıcalıktı. Her öğretim yılının ilk günü yapılan açılış törenlerinde Rektörden önce Birlik Başkanı konuşuyordu."
Bugün ise üniversitelerde "kimlik kartı ile kredi kartının bir arada"verilmesi normal bir şeymiş gibi değerlendirilmekte, tepki gösterenlere yargı tehdidi savurulmaktadır.
Sevgili Meslektaşlarım,
Bir çoğunuz, yakın zamanda üniversitelerden mezun olacak ve çalışma yaşamına gireceksiniz. Mevcut koşullar ve mevcut sorunlar içerisinde birer yurttaş ve meslektaş olarak var olacaksınız. Kiminiz için bu yeni yaşam, şu an yaşadığınız zorluklardan çok daha ağır olabilecektir.Yaşayacağınız bu yeni dönemde, yukarıda bahsettiğim mücadeleyi görmezden gelerek yaşanamayacağını bilmelisiniz. Bu; bin yıldır devam eden iyi ile kötü,doğru ile yanlış, haklı ile haksız, sömürenle sömürülen, ezenle ezilen arasındaki mücadelede, üniversite döneminde edinmeniz gereken gerçek üniversiteli kimliğiyle davranarak toplumun aydınları, yol göstericileri, liderleri olmak zorundasınız.
Bütün bu duygu ve düşüncelerle yürüdüğünüz yolda,yürüdüğümüz yolda hepimize kolaylıklar diliyorum.
1. Öğrenci Üye Kurultayımızda söyleyip, bugünkü Kurultayımızda devam ettirdiğimiz gibi bizler "Aydınlık bir gelecek için, karanlığı kazıyoruz".
YAŞASIN TMMOB ÖRGÜTLÜLÜĞÜ.
YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELEMİZ.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Öğrenci Temsilcisi Gizem Tokat‘ın Kurultay Açılış Konuşması
Aydınlık bir geleceğin, herkes için yaşanır bir ülkenin ve dünyanın, insan yararına madenciliğin, insan merkezli eğitimin mücadelesinde tekrar bir araya gelmiş olmanın onuruyla; hepinizi saygı, sevgi ile selamlıyorum!
Konuşmama başlamadan önce, emek ve demokrasi mücadelesinde yitirdiklerimizin anısına sizleri bir dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar;
Bugün, zor bir çağdayız. Bugün; zor bir ülkedeyiz. Bugün; parasız eğitim istediği için hapis cezası alan öğrenciler, basılmamış kitap yüzünden hapse giren yazarlar, kendi dilini konuşmak istediği için ayrımcılığa uğrayanlar, cinsiyeti kadın olduğu için umulmadık bir baskıya maruz kalanlar, ordu halinde diplomalı işsizler, emeklilik hakları gaspedilen kamu emekçileri, şifresi olmadığı için üniversiteye giremeyen lise mezunları, protesto hakkını kullanırken öldürülen Metin Lokumcu öğretmen, çalışmalarını özgürce yayınlamaya çalışırken katledilen Hrant Dink, ve bir Bakan kendisine "bir şey olmaz, evine gir" dediği için depremde hayatını kaybeden yüzlerce insanın ülkesindeyiz.
Değerli dostlar;
Bugün, akıl almaz bir iktidar hırsının gaspettiği demokratik haklarımızı, geleceğimizi savunmak için; eşit, özgür, demokratik bir ülkenin mücadelesinde tekrar omuz omuza vermek için;
Bugün, HES şirketlerinin talan ettiği doğamıza, halkımız yararına değil emperyalizmin hizmetine sunulmak üzere çıkarılan madenlerimize sahip çıkmak için;
Bugün, sermaye için değil toplum için bilim, toplum için eğitim, toplum için mühendislik demek için;
Bugün, iktidar yararına değil toplum yararına çalışan bir TMMOB‘u bütün aymazca saldırılar karşısında bir kez daha savunmak için;
Bugün; madenlerin gerçek sahibi halktır demek için; yaşasın eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim demek için; genç madenci geleceğine sahip çıkıyor demek için;
Yeniden; yeniden ve daha güçlü bir şekilde bir aradayız.
TMMOB çatısı altında oluşturduğumuz mücadele zeminine ve emekçilerine selam olsun!
TMMOB, ülkemizdeki emek ve demokrasi mücadelesinin en önemli örgütlerinden biri olarak mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarında yürüttükleri birçok çalışmanın da yaratıcısı ve yürütücüsüdür. Mühendisliğin, mimarlığın, planlamacılığın emeğin ve bilimin ölçütleri doğrultusunda toplum yararına yürütülmesinin mücadelesini vermektedir. Bu nedenle de yaptığı mesleki kurultaylar, çalıştaylar gibi işlerde bilimselliği; ülkenin ve dünyanın somut gerçekliklerine dair yaptığı değerlendirmelerde emeği savunur. Aynı zamanda, bu ikisini birbirinden bağımsız görmez. Emek ve demokrasi mücadelesi TMMOB için bu yüzden aynı zamanda hem bağnazlığa karşı bilimsel eğitimin, hem sömürüye karşı emeğin, hem baskıya karşı özgürlüğün mücadelesi demektir.
Bu nitelikleri, TMMOB‘u üniversite öğrencileri ile bağ kurmaya ve birlikte mücadele etmeye itmektedir. Üniversitelerde gençliğin karşılaştığı baskı ve sindirme politikalarının karşısında durmakla birlikte; mühendislik, mimarlık, planlama bölümlerinde okuyan öğrencilere TMMOB çatısı altında örgütlenme zeminleri sağlamaya çalışır.
Bu noktada, maden mühendisliği mesleğinin ve eğitiminin sorunlarına dair çözümler üretilmesi ve hayata geçirilmesi için mücadele veren Maden Mühendisleri Odası da yukarıda paylaştığımız değerlendirmeler kapsamında TMMOB‘un bağlı odalarından biri olarak kendi meslek alanında mücadele yürütür. Dolayısıyla, maden mühendisliği öğrencileri de Maden Mühendisleri Odası çatısı altında örgütlenmeye teşvik edilirler.
Maden mühendisliği öğrencileri Odamız çatısı altında ilk öğrenci örgütlenmelerini oluşturmaya 2006 yılında kurulan bir öğrenci komisyonu ile başladılar. Bu komisyonun çalışmaları neticesinde bütün üniversitelerde temsilcilikler oluşturularak örgütlülük genişletildi. Oda‘ya öğrenci üyelik sistemi getirildi ve sicil numaralı öğrenci üye kimlikleri basılmaya başlandı. Üniversiteler ile işbirliği içinde teknik geziler, çalıştaylar düzenlendi. Temsilciliklerde paneller, söyleşiler, mesleki etkinlikler ve çeşitli çalışmalar yapıldı.Ülke genelinde bir Öğrenci Değerlendirme Anketi düzenlenerek maden mühendisliği öğrenciliğinin sorunlarının kapsamlı bir tespit ve değerlendirilmesi yapıldı. Çalışmalar ışığında 2007 yılında I. Öğrenci Üye Kurultayı, 2008 yılında Yaz Kampı, 2009 yılında II. Öğrenci Üye Kurultayı yapıldı. Bu kurultayların dökümanları basıldı ve bildirgeleri kamuoyu ile paylaşıldı.
En son gerçekleşen II. Öğrenci Üye Kurultayı bizler için önemli bir kilometre taşıdır. Bu kurultayda Türkiye geneli temsiliyetle örgütlülüğümüzün nasıl şekilleneceğinin karar altına alındığı bir Tüzük oluşturulmuştur. Tüzük Oda‘nın en son Genel Kurul‘una sunulmuş ve bir sonraki genel kurulda yasalaştırılması için Genel Kurul‘ca şu anki Oda Yönetim Kurulu‘na görev verilmiştir. Dolayısıyla, Genç Madenci Tüzüğü önümüzdeki yıl yürürlüğe girecektir. Bunun yanısıra, 2. Kurultay‘dan bugüne değin yürütülen çalışmalar doğrultusunda henüz olgunlaşmamış ve bugün üzerinde çalışmayı gerektiren web sitesi, yayın faaliyeti gibi örgütlülüğümüzü ileriye taşıyacak çalışmalarımız bulunmaktadır.
Sonuç olarak, bugün Genç Madenci olarak 18 üniversitede temsilci bulunduran, çalışmaları ülke genelinde 1000‘e yakın öğrenci arkadaşımıza ulaşan bir öğrenci örgütüyüz. Dolayısıyla, üzerimize düşen görevin bilincinde davranarak örgütlülüğümüzü yarınlara taşımak için var gücümüzle çalışmalıyız. Bitmek tükenmek bilmez bir iktidar hırsıyla kamu, sağlık, eğitim gibi en temel yaşam hakkı öğelerini barındıran alanları dahi emperyalizmle kol kola talan eden AKP faşizmine karşı kendi meslek alanımızı biraradalık kültürüyle sahiplenmek ve savunmak için, ülke olarak çok zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde burada yarattığımız birlikteliğin önemi büyüktür. Önümüzdeki iki gün boyunca yürüteceğimiz tartışmaların ışığında yine yolumuzu aydınlatacak, bizleri bir aradalık kültürüyle kenetleyecek sözler söylemeli, işler planlamalıyız.
Her şeyden önemlisi, biz bir araya gelmeden bir kurtuluş yolu olmadığının farkına varmalıyız.
Yaşasın TMMOB! Yaşasın Genç Madenci! Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz !
Arkadaşlar;
Kurultayımızın verimli geçmesi ve buradan çıkacak olan üretimimizin bizleri gelecekte daha da güçlü kılması için; sizleri forumlarda söz almaya, birbirimizi eleştirmeye, ancak kavga ölçütünde değil, yapıcı bir tarz geliştirerek konuşmaya; her şeyden önemlisi, bizleri ayıracak değil bütünleştirecek olanı gözetmeye çağırıyorum.
Genç Madenci geleceğine sahip çıkıyor;
Yaşasın 3. Öğrenci Kurultayımız!
* Kurultay fotoğraflarına FOTOĞRAF ALBÜMLERİ‘ nden ulaşabilirsiniz.